Zeolitler, havada ve suda, ayrıca canlı metabolizmasında bulunan amonyumu, amonyağı ve ağır metalleri yüksek iyon değişim kapasiteleri sayesinde bünyelerine çekerler. Benzer şekilde radyasyonun ilerlemesini de frenleyebilirler. Bunları yaparken, yapılarında milyonlarca yıl önceki oluşumlarından gelen saf ve çok faydalı kalsiyum, magnezyum gibi besin elementlerini metabolizmamıza bırakırlar. Tüm bunlar zeoliti diğer minerallerden farklı ve faydalı kılan üstün yetenekleridir. Bu sayede bu harika mineral, insanların ve diğer canlıların, sağlıksız ve toksik ortamlarda yaşamaktan kaynaklı problemlerine ve çevre kirliliğine karşı adeta bir panzehir haline gelmiştir.
Bilimsel çalışmalar ve gönüllüler üzerinde yapılan denemeler, saflaştırılmış ve aktive edilmiş zeolitin ağır metal ve toksinleri çok etkili bir şekilde kendi bünyesine çekip metabolizmamızdan uzaklaştırabildiğini; bu şekilde vücudumuzda yüksek seviyede doğal detoks etkisi gösterdiğini ortaya koymuştur.
Araştırmalar, zeolite emdirilerek vücuda alınan vitamin ve besin maddelerinin, bu maddelerin vücuda tek başına alınmasına kıyasla metabolizmda daha yüksek oranda emildiğini göstermektedir. Böylece bünyemiz zeolit kullanıldığında bu tip vitamin ve besin maddelerinden daha yüksek oranda faydalanmış olur. Buna bir örnek olarak Küba’da 1995’li yıllarda klinoptilolit kullanılarak Entereks grubu anti diyare ilacı geliştirilmiş ve bu alanda başarılı bir şekilde kullanılmıştır.
İnce toz halinde aktive edilmiş ve yüksek saflığa getirilmiş klinoptilolit tipi zeolitler kullanılarak geliştirilen sağlık ürünleri, kapsüller düzenli olarak alındıklarında serbest radikal dediğimiz arsenik, kurşun, cıva, kadmiyum gibi ağır metalleri ve çeşitli toksinleri vücudumuzdan uzaklaştırırlar. Ağır metaller bağışıklık sistemimizin sağlıklı çalışmasını olumsuz etkileyen önemli bir faktördür ve zeolitler bu özelliği sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirmiş ve sağlıklı çalışmasını desteklemiş olur. Anti-kanser terapileri de dahil olmak üzere bağışıklık sisteminin güçlü kalması gereken durumlarda, güvenle kullanılır.
Zeolit kullanılarak geliştirilen anti-asit preparatlar, ağız yolu ile alındıklarında midede sindirim sırasında oluşan amonyak gazını hızla emer ve şişkinlik ve amonyağa bağlı diğer rahatsızlıkların giderilmesine yardımcı olurlar
Diyalizde kanın temizlenmesi işlemi sırasında da uzun yıllardır kullanılırlar. Çernobil faciasının (1986) ardından Sovyet Rusya, radyoaktif izotopların besin zinciriyle canlılara geçmesini önlemek amacıyla bir milyon ton zeoliti, nükleer reaktörün etki alanındaki toprağa gömmüştür. Benzer şekilde, 2011'de Japonya'daki Fukushima nükleer reaktör kazası sonrasında da zeolit, radyoaktif bariyer olarak kullanılmış ve bebek mamalarına dahi karıştırılarak insan metabolizmasını radyoaktif kirliliğe karşı korumak amacıyla kullanılmıştır.
DeoClino Arge Ekibi, yaklaşık 30 yıldır akademik uzmanlığa sahip deneyimli ekibiyle, bu alanda bilim dünyası ile birlikte araştırmalar yürütmüştür. Bu harika minerali sağlık ve kişisel bakım sektörüne uygun standartlart ve spasifikasyonlarda, yüksek saflıkta ve etkinlikte sunabilmeyi kendisine misyon edinmiştir.